Latmos Herakleiası, Bafa gölünün kuzey-doğu kıyısında Milas’a 39 km. uzaklıktaki Latmos dağlarının eteklerindeki Kapıkırı Köyü’nün bulunduğu yerdedir. Eski Çağda Latmos dağları olarak bilinen Beşparmak dağları sarp ve ormanlarla kaplı olup Latmos körfezini (Latmikos Kolpos) çevirmektedir. Doğal güzelliği ile tanınan bu antik kente aynı zamanda Latmos veya Latmia ismi de yakıştırılmıştır. Nitekim Strabon ,çevresindeki dağlardan dolayı kentin Latmos ismini aldığını da özellikle belirtmiştir. Latmos, Hellen dilinde değiştirilmiş bir sözcüktür. Antik çağlarda bu bölge Ana Tanrıça Lada’dan ötürü bu isimle tanınıyordu. Hellenler Lada ismini Latmos olarak değiştirerek kente de bu ismi vermişlerdir. Herakleia isminin nereden geldiği konusunda kesin olmamakla birlikte M.Ö. IV.yüzyılda Mausolos bir hileyle ele geçirdiği kenti Hellen doğrultusunda yeniden kurmaya çalıştı ve Latmos adını da Herakleia’ya çevirdiği ileri sürülür. Mausolos’un ölümünden sonra M.Ö. III.yüzyıl başlarında on yıl kadar Ptolemaios sülâlesinden Pleistarkhos’un yönetiminde kalan kent bu devrede “Pleistarkheia” diye, daha sonra da Lysimakhos tarafından” Latmos kıyısındaki Aleksandreia” diye isimlendirilmişse de bunlar kalıcı olmamıştır. Daha sonra Anadolu’da aynı adı taşıyan başka kentler de olduğundan , bunu diğerlerinden ayırmak için Latmos Herakleia’sı denilmiştir. Bölgedeki en eski buluntular, M.Ö.8.bin yıla tarihlenen kaya resimleri bir dağ kültüne işaret ediyor. Bu bölgede bulunan Batı Anadolu’daki ilk kaya resimlerinde Hititlerin Ege Denizi kıyılarına kadar geldiklerini kesin olarak belgeleyen bir Hitit Hiyeroglif yazıtı bulunmuştur. Bafa Gölü kıyısında, Beşparmak (Latmos) Dağları’nın eteğinde kurulmuş olan Herakleia Antik Kenti, bugünkü Kapıkırı Köyü ile iç içedir.
Antik yerleşim, M.Ö.6. yüzyılda ilk kurulduğunda adını Latmos dağından almıştır. M.Ö.4.yüzyılda ise Latmos Kenti üzerine yeni Herakleia Kenti kurulmuş̧, Kent, burçlarla güçlendirilmiştir. Büyük Agora’nın üstüne Athena Tapınağı konumlandırılmıştır. M.Ö.3.yüzyılda inşa edilen tapınak iyi korunmuş̧ kalıntılardan birisidir. Ortaçağda, manastır yaşamının merkezi haline gelen Herakleia’da bu nedenle çok sayıda manastır kalıntısına rastlanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder